6 Haziran 2017 Salı
Hampstead Heath
Adım başı bir hikayenin şekle bürünmüş halini görmek mümkündür, Londra’da. Yaşamaktır tarihi, dolaşmaktır binlerce yıl öncesinin caddelerinde... ve o caddelerinin açıldığı görkemli parklarıyla ünlüdür Londra. Her defasında şehrin tam ortasında sukuneti bulmak şaşırtır insanı.
Londra’nın kuzeyinde bulunan Hampstead pahalı konutların olduğu, genel olarak varlıklı ingiliz sakinlerinin yaşadığı bir semt. Zaten güzel olan bu semti Hampstead Heath daha da çekici hale getiriyor. Baharla birlikte çiçek açan ağaçları, kuğuları, ahşap banklara ifade edilmiş kişisel notları, golleri.. ve aslında burayı özel kılan şeylerden biri de yüzme göletlerinin olması..
Genel Bakış
Park 790 dönümlük geniş bir alanı kaplıyor. Her gün değişmeyen sadık ziyaretçilerinin yanında bir çok turistin de uğrak yeri. Çevrede yaşayanların sabah akşam spor yaptıkları, çocukların parkın cana yakın sincaplarıyla huzur bulduğu bu park içinde çok şey barındırıyor.
Fotoğraf makinelerinin belleklerinin dolacağı bir yer.. Londra’yı panaromik olarak görebileceğiniz Parliamant Hill’de parkın bir parçası.. Zamana gözcülük ediyor adeta. Londra’da bu tepeden daha yüksek bina yok değil fakat duvarlara hapsolmadan şehrin güneye bakan kısmını en güzel buradan görebilirsiniz.. Havanın açık olduğu bir günü seçerseniz Canary Wharf’dan Battersea Power Station’a, St Paul katedralinin kubbesini bile görmeniz mümkün. Ayrıca giderken yanınızda uçurtma götürebilirsiniz tepe güçlü rüzgar aldığı için uçurtma uçuran çok. Aranızda kamp yapmaktan hoşlananlar var ise bu habere çok sevinecek, yazın bu tepeye çadır kuran insanları görmek mümkün. Neden yazın derseniz tepe gerçekten çok rüzgarlı, öyle kuvvetli esiyor ki bir süre sonra yorulduğunuzu hissediyorsunuz bir de bu rüzgara soğuk havanın eşlik edeceğini düşünürseniz ne kadar kamp aşığı da olsanız kışın kalmak istemeyeceksinizdir.
Parkın içinde market yok gelmeden çantanıza atıştırmalık birşeyler koymanızı öneririz. Yorulduğunuzda yeşilliklerin üzerinde kısa bir mola verip manzara eşliğinde keyif yapabilirsiniz.
Bir rivayete göre Parliamant Hill isminin bir hikayesi var, İngiliz tarihinin en büyük vatan haini olarak adlandırılan Guy Fawkes Parlemonta binasını havaya uçurmayı planladığı gün olacakları izlemek için bu tepeye çıkmış. Neyse ki işler planlandığı gibi gitmemiş, komplo ortaya çıkmış ve bu güzel tepe buna şahitlik etmekten kurtulmuş fakat ismini buradan alıyormuş.
Belki bir çoğumuz yüzmek için Londra dışına gidiyoruz ama bu parkın içindeki göllerde de yüzmek mümkün. Suyun dibini göremeseniz de aslında göletler yeraltı kaynaklarından beslendiği için içiniz rahat olsun. Güvenliğiniz de can kurtaranlar tarafından sağlanıyor. Kadın-erkek karışık yüzebildiğiniz gölet dışında kadınlar için ayrı erkekler için ayrı yüzme göletleri bulunuyor. Kadınlar göleti çıplaklar kampını andırıyor, etraf ağaçlarla çevrili olduğu için dışardan birinin görmesi de zor, bunun rahatlığıyla kadınlar özgürce hareket edebiliyor. Bu göletler çok popüler değil, bu yüzden ünlü simalara da rastlamak mümkün.
Göletlerin giriş ücreti yetişkinler için 2 pound, 12 yaşa kadar çocuklara ücretsiz ama siz her hafta giderim derseniz sezonluk fiyatları da mevcut.
Yazın yanı sıra kışın da özel grupların düzenlediği şu oyunları aktiviteleri oluyor yarışmacı olarak katılmasanız bile soğuya meydan okuyan insanları izlemek bile gayet keyif verici olabilir.
Her parkı daha da sevimli hale getiren hayvan dostlarımızı da izlemek ayrı bir huzur veriyor insana. Sincapların bir fıstık için üzerinize tırmanması, zarafet sembolü kuğuların golde süzülmesi, kazların birbiriyle atışması ve havanın soğuk olmasına aldırış etmeyen köpeklerin goldeki eğlencesine şahit olmak size kendinizi çok iyi hissettirecek. Dünya üzerinde insan beyninin ürettiği şeylerden bir süre uzaklaşmak size aslolan benliğinizi doğanın bir parçası olduğunuzu hatırlatacak, kısa bir süreliğine de olsa hayatın karmaşasından uzaklaşarak özünüzle buluşacaksınız.
Parkın kuzey tarafında 18. YY’da yapılan Kenwood House var. Sahibi tarafından devlete ve halka miras olarak bağışlanmış. Sarayın içinde görülmeye değer harika bir peyzaj ve mimarı var, manzarası da muhteşem. Bahçenin bir kısmı doğa parkı olarak korunuyor. Burada çok sayıda kuş ve Londra'nın en büyük yarasa kolonileri bulunuyor.
İçeride bir çok ressamın tablolarını da görmeniz mümkün Rembrandt, J. M. W. Turner, Frans hals ve çok daha fazlası. Sanat severleri sevindirecek başka bir yanı ise yazları film gösterileri ve açık hava konserlere ev sahipliği yapıyor olması.
Bu parkın bahçeleri bitmiyor. Gizli kalmış bir hazine Hill Garden ve Pergola. Pergolalı yürüyüş yolunda gezinirken gizli tarihlerden bir an yakalamaya çalışabilirsiniz.
Hampstead Heath geçmiş zamanlarda kimlerin uğrak yeriydi, hangi kitaplara, hangi filmlere konu oldu?
Karl Marx ve ailesi sık sık burayı ziyaret ederlermiş.
1968 yapımı “Les Bicyclettes de Belsize” adli film burada çekilmiştir.
1999 yapımı olan “Notting Hill” filminin Kenwood House’da geçen sahneleri var.
2006 yapımı Scenes of a Sexual Natura filminin tamamı burada çekildi.
Bram Stoker’ın “Drakula” adlı ünlü romanının bazı bölümleri burada geçmektedir.
Aktiviteler
16 farklı spor dalının dahil olduğu bir çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Yürüyüş, koşu, yüzme, uçurtma etkinlikleri bunlardan bazıları.
Aynı zamanda atlatizm pisti, voleybol sahası, tenis kortları, petanque sahası ve çocuklar için macera oyun alanıyla birlikte sekiz ayrı alan daha bulunuyor. Dolu dolu vakit geçirebileceğiniz, İngiltere tarihine dair bir çok bilgiye sahip olacağınız, kalabalık gittiğinizde herkesin kendini oyalayacak birşeyler bulabileceği harikulade bir park.
Tarih
Tarih kitaplarında ilk 986 yılında ‘Hamstead’ olarak bahsedilmiş. Daha sonra ‘Hampstead Manör’ ismiyle Westminster manastırındaki St. Peter tapınağı tarafından 1086 nolu Domesday kitabında bahsedilmiş.
Ulaşım
UNDERGROUND
Northern Line ile Hampstead istasyonunda inerek kısa bir mesafe yürüyerek ya da 46 numaralı otobüs ile ulaşabilirsiniz.
OVERGROUND
Hampstead Heath istasyonunda inerek ulaşabilirsiniz.
Etiketler:
doga,
fotograf,
gaye erhan,
gayeerhan,
gezi,
gol,
hampstead heath,
https://gayeerhan.blogspot.co.uk/,
ingiltere,
londra,
natural,
park,
seyahet,
travel,
yuzme
Little Venice
Londra’da
sıkılmak mümkün değil. Kültür, sanat, doğa gezecek görecek yeri bitmek bilmiyor,
yeter ki merak edin ve zaman yaratın. Londra’da her milletten insana rastlamak
mümkün bunu burada yaşayanlar çok daha iyi bilirler. Peki, Londra’da İtalya’nın
kanallarıyla ünlü Venedik şehrini görmek mümkün desem, şaşırır mısınız?
Kanala uzanan
salkım söğütlerine hayran kalacağınız, tekne hayatına imreneceğiniz, fotoğraf
çekmeye doyamayacağınız bir yer Little Venice.
Londra’nın
batısında, Regent kanal üzerinde bulunuyor. Aynı zamanda bu yeşilin cennetine
Paddington, Nottinghill ve Regents parktan da yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kanal
aslında şehrin yüreğinde akıyor, ama salkım ağaçları sizi şehir trafiğinden bir
anda kurtarıyor ve kendinizi ‘burası
gerçekten muhteşem’ derken buluyorsunuz.
GENEL BAKIŞ
Little
Venice, kanalları ve içinde yaşayanların olduğu tekneleriyle tanınan,
Londra’nın doğal bir parçası. Binaların bir çoğu sıva kaplı Regency yapıları;
fakat Londra ikliminde duvarların beyaz kalması biraz zor, kimisinin yağlı boya
ile bakımı yapılmış, ama kimisi de Londra’nın havasından nasibini almış, yine
de herşeye rağmen Regency yapıları güzel gözüküyor.
TEKNE YAŞAMI
Kanal
boyunca yürüyüş yapabilir, yahut tekneye binebilirsiniz. Tekne ücreti tek yön
için 12 Pound, bu tur hayvanat bahçesinden geçerek Camden Town’da sonlanıyor.
Bize kalırsa, bir yeri tanımanın en güzel yolu yürümek, gidiş-dönüş yaklaşık 2
saati alıyor. Yürüyerek gidip tekneyle de dönülebilir tabi. Burada farklı bir
yaşam biçimine de şahitlik ediyorsunuz ‘Tekne Yaşamı’ . Tekneler öyle keyifli
öyle göze hitap ediyor ki, bir an acaba ben de yapabilirmiyim diye
sorgulatıyor. Teknelerin üstü adeta bahçe gibi rengarenk, saksılar çeşit çeşit
çiçeklerle dolu hatta meyve ağaçları bile var. Saksılar yetmemiş olacak ki
teneke kutulara bile birşeyler ekmişler. Teknelerin camları dantel tüllerle
kapatılmış. Çamaşır kurutmak için ağaçlara ipler gerilmiş. Her teknenin yanında
mutlaka bir bisiklet var. Güvenlik kısmını ise kediler hallediyor, tekneye
adeta bekçilik yapan iki kedi gördük.
ÖZEL GÜNLER
Doğum günü,
yıl dönümü, evlilik teklifi vs. aklınıza özel gün denilince ne geliyorsa organizasyonu
buradaki botlarda yapabilirsiniz. Ayrıca kanal boyunca çok güzel restorantlar
da var, yeşilin içinde kanal manzaralı güzel bir akşam yemeği yemeniz de
mümkün. Burada bir tekne cafe olarak hizmet veriyor, etrafını ve teknenin
üstünü çiçeklerle süslemişler. Tekneyi görünce bizim aklımıza Eminönü’ndeki
balıkçı tekneleri geldi, ama tabi burada konsept tamamen farklı. Kahvaltı veya
öğle yemeği için uğrayabilir ya da sadece kahve molası da verebilirsiniz. Yemek
fiyatları ortalama 7-8 pound civarında. Teknenin içinde oturabileceğiniz gibi
dışarıya da masalar koymuşlar. Sabah saat 8:00’dan akşam 6:00’a kadar açık.
Özellikle yaz aylarında turistin yanı sıra yerli halkın da
uğrak yeri Little Venice. Yeşil mi yeşil romantik bir mekan arayanlar için
benzersiz bir atmosfer sunuyor. Yürürken etrafınıza baktığınızda ruhunuz
şenleniyor. Teknede yaşayanların yanı sıra Little Venice’de yaşayan ev
sahiplerinin zevkleri hakkında da fikir sahibi oluyorsunuz gezerken, renk renk
çiçeklerle donatmışlar evlerinin balkonlarını ve öyle gelişi güzel değil
estetik dizilimine önem verilmiş emek harcanmış. Bir gününüzü çiçekleri
fotoğraflamakla geçirebilirsiniz.
ÜNLÜ SAKİNLERİ
Semtin önemli sakinlerinden bahsedecek olursam bir çok şarkıcı
ve söz yazarının burada yaşadığını öğreniyorum. Huzuru solurken birşeyler
yaratmak daha kolay olmalı. Dünyaca ünlü İngiliz pop yıldızı Robin Williams,
İngiltere’nin efsanevi müzisyenlerinden aynı zamanda mükemmel sözlere sahip
besteleri olan Noel Gallagher, İzlandalı şarkıcı-söz yazarı ve yapımcı Björk’de
yaşamak için burayı tercih edenlerden. Diğer isimler ise İngiliz iş adamı
Richard Branson, 2. Dünya savaşında önemli rol oynayan ve savaş kahramanı
sayılan İngiliz matematikçi Alan Turing, İngiliz çocuk klasikleri arasına giren
Paddington Bear’ın yazarı Michael Bond, İngiliz edebiyatının en önemli
şairlerinden Robert Browning, Lord of the dance grubunun yıldızı ayrıca
guinness rekorlar kitabına dünyanın en hızlı topuk dansını yapan kişi olarak
adını yazdırmış olaganustu yetenekli ve basarili bir dansçı olan Michael
Flatley burada yaşayan isimlerden.
WARWİCK CASTLE
İngiltere’de
bu isimde iki yer var biri Birmingham’a yakın İngiltere’nin en büyük
kalelerinden biri diğeri ise Little Venice’in kalbinde 1867 den beri açık olan
şirin mi şirin bir pub. Restore edilmesine rağmen binanın orjinal haline sadık
kalınmış. Haritada ismini görünce büyük bir kale gezeceğiz diye düşündük fakat
burayı gördüğümüze de pişman olmadık. Güzel havalarda dışarıdaki masalarında oturabileceğiniz,
soğuklarda içerideki şömine ile ısınarak çok keyifli yemek yiyebileceğiniz, bir
taraftan da dekoruyla sizi tarihin
içinde gezintiye çıkaracak bir mekan.
FESTİVAL ZAMANI
Londra’nın
en büyük festivallerden biri, 1983 yılından beri Little Venice’de yapılıyor.
Her Mayıs ayının ilk bank holiday haftasında başlıyor ve 3 gün devam ediyor.
Festival boyunca canlı müzik yapılıyor, çocuklar için etkinlikler düzenleniyor,
yetişkinler için yarışmalar, morris dansçılarından gösteriler, çok çeşitli atıştırmalıkların
olduğu tezgahlar kuruluyor ve tekneler sergileniyor. Yemek yemeği seviyorsanız
bu festivali sırf o yüzden ziyaret etmelisiniz. Değişik yemek kültürlerine
sahip standları görünce ne yiyeceğini şaşırıyor insan. Biz biraz fazla kaçırdık,
güne tatlı patatesten yapılmış boreğe benzer ev yapımı atıştırmalıkla başladık,
üzerine içinde hellim peynirinin de olduğu karışık kızartma tabağı ile devam
ettik, tabi üzerine dondurma yemeden olmazdı. Sadece yemek standlarına
uğramadık; giyim, el yapımı takıların olduğu standları da ziyaret ettik.
Festivalin amacı Deniz yolları birliğine bagli
kanal teknelerinin hepsini bir araya getirmek. Yaklaşık 130 tekne kanal boyunca
demirliyor. Tekne evler de bu festival için hazırlanıyor ve ortaya görsel bir
şölen çıkıyor. Bir yerlere notunu alın ve seneye bu festivali kaçırmayın deriz.
THE CANAL CAFE THEATRE
Çeşitli
sahne performanslarının sergilendiği 60 kişilik oturumu olan tiyatro kafe.
Birşeyler yiyip içerken bir yandan da stand-up, kabare veya müzik gibi sahne
şovlarını izleyebileceğiniz keyifli bir mekan. Hayal kırıklığı yaşamamak için
önceden rezervasyon yapıp biletinizi almanız çok daha iyi olacaktır. Satın
aldığınız ilk bilet ile birlikte size 1.50 pound ekstra ücretle üyelik kartı
veriyorlar, aldığınız 4 biletten sonra 1 bilet hediye ediyorlar.
PUPPET THEATRE BARGE
Yetişkinler
ve çocuklar için kukla tiyatrosu izleyebileceğiniz şahane bir mekan. Yazın
Little Venice’de 50 kişilik oturumu ile teknede hizmet veriyor. Geleneksel
çocuk hikayelerinin yanı sıra William Shakespeare ve Federico Garcia Lorca gibi
yazarların yazdığı tiyatro oyunları da oynanıyor.
CİVARDAKİ YERLER
Sabah erken
saatlerde gezmeye başlarsanız ve gezmekten siz de yorulmayanlardansanız, buraya
gelmişken Little Venice’e komşu yerlere de uğrayabilirsiniz. Londra’nın ünlü
parklarından Regent’s parkı ziyaret ederek, yeşile doyacağınız bir gün yaşamış
olursunuz. Alışveriş yapmak isterseniz hesaplı ve çok çeşidin olduğu Camden
Town’a Little Venice’den bineceğiniz tekne ile ulaşabilirsiniz. London Zoo’da
bu civarda fakat ben hayvanların tutsak edildiği, doğal hayatlarından koparılıp
teşhir edildiği bu tarz yerlere sıcak bakmıyorum.
NASIL GİDİLİR
Metro
Bakerloo ya
da circle line üzerinden Paddington durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Otobüs
187-189-6-16-46-414
numaralı otobüslerden ulaşabilirsiniz.
Etiketler:
bjork,
gaye erhan,
gayeerhan,
gezi,
https://gayeerhan.blogspot.co.uk/,
ingiltere,
italy,
italya,
littlevenice,
london,
robinwilliams,
seyahat,
tekne,
travel,
venedik,
venice
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)